İda; Kazdağları (Milli park); Kuzey Ege'nin inci kolyesi, gerdanlığı adeta...

Çanakkale'nin alt taraflarından yükselip, Edremit körfezini de çepeçevre sararak Ayvalık-Altınova hatta neredeyse Dikili'ye kadar dayanan bir temiz hava (oksijen) fabrikası; Böyle diyorum çünkü ben bu dağların eteklerinde serinliyor, nefes alıyor, kafa dinliyorum Yani yaşadığımı hissediyorum...

Başka yerlerde dağ yok mu? temiz hava alamaz mısınız? Vardır alırsınız elbette ama bu dağ başka yani başka türlü bir oksijen üretiyor. Öyle ki; Ben bu bölgede nefes aldığım zaman, vücudumda bulunan en ince kılcal damara kadar hayat gittiğini ve o bölgenin adeta yeniden inşa olduğuna tanık oluyorum!..

Neyse biz bu masalın esas konusuna gelelim, ben bu senede geçen sene olduğu gibi Ayvalık'ta cunda adasının patrica burnunda bulunan Rainbow tatil köyünde geçirdim tatilimin büyük bir bölümünü... Ama burayı anlatmadan önce tatilimin başlangıcı olan ve bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittiğim geyikliden bahsetmek istiyorum biraz...

Geyikli' ye birazda kendim merak ettiğim için gittim desem yalan olmaz hani, güzel şirin bir yer, havası da temiz ama Ayvalık bölgesini tek geçerim ben yinede... Burası araba ile Bozcaada'ya tek geçiş yeri olmasından dolayı önemli birazda, bol bol zeytinlik var, Ezine'ye yakın olduğu için de peynir üretimi yapılıyor. Bir de son zamanlarda entelektüel bir popülerlik kazanmış Ata Demirer' in çektiği eyvah eyvah film serisiyle (herhalde üç tane) çoğu bölümleri bu bölgede çekilmiş, hatta birde Park'a ismini vermişler (Eyvah eyvah Ata Demirer Parkı)...

Denizi ve kumsalları güzel, geceleri de rahat uyunuyor burada yani az da uyusanız kaliteli uyuyorsunuz. Ve Tekrar cunda adasına dönelim biz, bu senede yine Rainbow tatil köyüne gittik dedim ya, neden yine aynı yer derseniz? Birincisi çocuklar çok beğendiler burayı, hem havuzunu hem denizini hem de yeşil alanlarını, ikinci nedeni ise; Birsen ile ben burada bütün bir senenin sıkıntılarından ve stresinden uzak,deniz ve doğa ile başbaşa arındığımızı, kafa dinlediğimizi ve de dinlendiğimizi hissediyoruz hem de iliklerimize kadar...

Bu sene dinlenme keyfine ismi gibi gökkuşağı renklerinde bol bol hamak,salıncak ve minder de eklemişler konsept olarak, çok hoşumuza gitti.Açık büfe bahçe kahvaltısından sonra minder sohbeti süper iyiydi.Nerdeyse her gece de minder ve hamak keyfi yaptık diyebilirim...Ayışığında kumsal keyfi de cabası ...

Rainbow apart tarzı olduğu için her türlü yemek imkanınız var burada, benim için bir nedeni de bu; çünkü ben burada mangal yapıp ''rakı-balık-ayvalık'' klasik üçlemesinin tadına doya doya varabiliyorum...
Benimle beraber mangal yapanların hepsinin yüzlerinde o mutluluğu o tebessümü okuyabiliyorum...
Hatta o tebessüm öyle bir domino etkisi yapıyor ki; Orayı işleten Raziye hanım, eşi Fikret Bey, tatlı kızları Ece, Büşra, büyük hala ve enişteleri ve de diğer tüm çalışanların yüzlerine kadar yansıyor ve hep orada asılı kalıyor...

Oradan devre mülk alarak üye olanları şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Yılda bir hafta bile olsa Patrica'nın havası insana ilaç gibi geliyor...İşte! sırf o insana has olan tebessümü yeniden görebilmek o mutluluğu yeniden yaşayabilmek ve de istanbula dönüşümde ilişkide olduğum tüm insanlara da bulaştırabilmek için gittim yine aynı yere?

Biz erdik muradımıza başkaları çıksın kerevetine...


Sevgi ve bol gezmeniz dileklerimle...